24 Ocak 2009 Cumartesi

Uğur Mumcu’lar Yeniden Öldürülmek İsteniyor!

Ocak 24, 2009 - CUMHURİYET, MUSTAFA BALBAY

Uğur Mumcu’nun katledilişinin üzerinden 16 yıl geçti. Yıllarca süren derin soruşturmaların ardından açılan Umut Davası, henüz sonuçlanmadı!

Türkiye’nin 90’lı yılları için şöyle bir tanım yapsak sanırım abartmış olmayız:
Kemalist aydın kıyımı!

31 Ocak 1990’da Prof. Muammer Aksoy, 7 Mart 1990’da Çetin Emeç, 4 Eylül 1990’da Turan Dursun, 6 Ekim 1990’da Doç. Bahriye Üçok, 24 Ocak 1993 ’te Uğur Mumcu, 21 Ekim 1999’da Ahmet Taner Kışlalı silahlı, bombalı saldırılar sonucu yaşamlarını yitirdiler. Listeye 18 Aralık 2002’de Dr. Necip Hablemitoğlu eklendi.

Katledilen aydınlarımızın başlıca özellikleri şöyle sıralanabilir:
- Hem devletle hem toplumla barışıktılar.
- Sadece aydın olarak makale-kitap üretmekle kalmayıp toplumla yüz yüze, iç içe olmayı da görev saydılar.
- Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş kökenlerini, Mustafa Kemal Atatürk’ ü çok bilinçli biçimde benimsediler, savundular. Bu nedenle onlara “kalpaksız kuvvacılar” dendi.
Dost-düşman biliyor ki; bu özelliklerin toplamı çok büyük bir güç!
***
Katledilen aydınlarımızın faillerinin bulunması için en çok çaba harcayan yayın organlarının başında doğal olarak Cumhuriyet gazetesi geliyordu.
Mumcu ve Kışlalı Cumhuriyet’in sürekli yazarlarıydı. Aksoy, Üçok, Dursun, Hablemitoğlu gazetenin ikinci sayfasında sık yer alan, konuk da denilmeyecek yazarlardandı.

Cumhuriyet, faillerin izini sürerken hiçbir zaman peşin hükümlü olmadı.
Daha ilk günden katilleri ilan etmedi! Kimi iddiaları elbette sayfalarına taşıdı ama, resmi makamların doğrulamadığı bilgileri, kesin gerçeklermiş gibi göstermedi.
Ancak bugün başını iktidar medyasının çektiği bir akım; bu cinayetlerin adeta, aydınlarımızın düşünceleri doğrultusunda hareket eden kesimlerin içinde oluşan gruplarca planlandığını işliyor.
Bunun en somut örneği, yıllarca yasadışı örgütlenmelere karşı mücadele etmiş Cumhuriyet gazetesinin, yasadışı örgütlenmelerle bağlantı içindeymiş gibi gösterilmesi…
Psikolojik savaş yöntemlerinin tümü kullanılarak, katledilen aydınların izindeki yığınlar da yine bu örgütlenmelerin içine konuyor.

Buna Uğur Mumcu’ları yeniden öldürmeye girişmek denir…
***
1990’lı yılların sonuydu. O dönem Yugoslavya’sının Ankara Büyükelçisi ile Türkiye’nin durumu ve geleceği üzerine konuşuyorduk. Türkçeyi de çok iyi konuşan, Türkiye araştırmalarını özel ilgi alanı olarak seçmiş büyükelçi şöyle demişti:
Türkiye’nin önündeki en büyük tehlike Kemalist aydınlarının azalıyor olmasıdır!”
O günden bugüne baktığımızda gerçekten de gerek medyada gerek üniversitede gerekse yazın-edebiyat dünyasında öne çıkarılanların büyükelçiyi doğruladığını görüyoruz.

Türkiye’de bugün ciddi bir düşünce parçalanması var.
Ülkenin ortak paydası olarak kabul edilen pek çok değer tam tersi işlevler görmeye başladı.
Bugün karşı karşıya olduğumuz dayatmalar, 1990’larda bedenleri ortadan kaldırılan aydınların neden hedef seçildiğini de gösteriyor.
Mumcu’lar, Aksoy’lar, Türkiye’deki beyin parçalanmasını hızlandırmak için ortadan kaldırıldı.
Kimilerinin iddia ettiği gibi laik-antilaik çatışması yaratmak için, laik temelleri sarsmak için öldürüldü.
Başarabildiler mi?
Elbette yol aldılar ama yürekten ve beyinden inancımız o ki; kazanan Mumcu’ların, Aksoy’ların, Kışlalı’ların çizgisi olacak!
-Alıntıdır.-