Sistem tıkandı...
Sisteme lavman olacağı düşüncesi ile "devlet politikası" olarak devreye sokulan "AB masalı"nda da sona geldiği şu günlerde; ülkenin her hücresinde bu tıkanmışlığın izleri görülüyor.
Çap eksikliği ile Tayyip Erdoğan ve AKP bu "tıkanmışlığa" ideal bir kılıf teşkil ediyor fakat sorun çok daha derinlerde."Sistemi tıkamak ve tıkanmış sistem üzerinden paradigma değiştirmek"bu toprakların yıllardır alışık olduğu bir oyun.
1980 öncesi tıkanmışlık ve bu tıkanmışlık bahane edilerek yapılan lavman; Türkiye'nin ekonomik paradigmasını değiştirdi ve sisteme aç kapa yapıldığında;işletim sistemi "serbest piyasa ekonomisi" olarak yenilenmişti.
Güya "İslamcılığa" karşı olan Genelkurmay ve üzerlerindeki üniformanın ne anlama geldiğinden bihaber generaller Türkiye'de siyasal İslam'ı bizzat elleri ile tesis ettiler.
"Komunizmle Mücadeleci" Fetullah Gülen de; tarikat merkezli siyaset de; sadık olmakla övündükleri müttefiklerinin çıkarları için bu toprağa musallat edildi.
Sonuçta; Türkiye'de ekonomik paradigma, kurgulanan bir tıkanmışlığın üzerinden bir gecede değişti ve yeni siyasi paradigmanın tohumları hemen sonrasında atıldı.
1990'ların sonunda kurgulanan bir dizi kriz de (28 Şubat, 17 Ağustos, 2001 krizi); Devletl'e Millet arasındaki makası açarken; insanları bıkkınlık noktasında "AB sürecine" demirledi ve 2000'lerin Özal'ı Tayyip Erdoğan'ın kiralanan karizması önderliğinde; ülkedeki siyaset, ahlak ve kavram normlarının altüst edildiği bir sürece atım atıldı.
Birilerinin Türkiye'ye biçtiği "federasyon" gömleğini giymeye hevesli kadrolarla; bu sürece direnen kadrolar arasındaki savaş kimi zaman "Çuval Krizi" oldu başımıza geçti; kimi zaman Şemdinli oldu, ters psikoloji ile, önü kesilmeye çalışılan bir ismi "Milliyetçi Paşa" sıfatı ile Genelkurmay Başkanlığı'na taşıdı.
Bu süreçte; Millet, Mustafa Kemal'in görüntüsü altında ihanetin binbir türlüsünü ve İslam görüntüsü altında siyanist-haçlı ittifakının binbir çeşidini yaşadı.
Türkiye'yi Türksüzleştirme, Türkleri Mülksüzleştirme sürecinde; Millet dışında herkesin mülk sorunu bu dönemde çözüldü.
Kenan Evren'le başlayan değerleri ve arazileri talan dönemi Tayyip Erdoğan'la zirve yaptığı noktada tıkandı.
İşte bu noktada herkesin bu gidişata mola verecek ve artık sürdürülemeyecek hale gelen parodiye son vererek, paradigmayı yenileyecek bir "Darbe"ye ihtiyacı var.
Tayyip Erdoğan'ın ihtiyacı var...
Aksi takdirde bu yıpranmışlıkla en fazla 5 sene siyasi ömrü;en yakınındaki isimlerin arka planını kontrol edemezse, belki ondan da kısa bir fiziki ömrü ve sonunda da bir Yüce Divan'ı var...
Halbuki bir "Darbe" sonrasında yaşanacak kısa bir siyasi mola sonrasında; "mazlum" ve "Demokrat" lider olarak Demirel gibi sahneye dönüş yapmak Tayyip Erdoğan için en ideal senaryo...
Hele bir de "darbe" sonrasında siyasi paradigma "federasyon" olarak dönüştürüldüyse; bilmem kaçıncı Cumhurbaşkanı olmak yerine "1. Başkan" olmayı kim istemez. Emin olunuz ki;"Darbe" ilk insanı, en son "Taş Yapı"yı vuracaktır.
"Darbe"nin en büyük faydası; Yargıya takılarak; küresel efendilerin ve onların içerdeki taşeronlarının planlarını sekteye uğratan pürüzlerin bir gecede giderilerek; Türkiye'yi Türksüzleştirilme; Türkleri Mülksüzleştirilme projesinde ki; "Türk Milleti adına karar veren Yargı" engelinin kaldırılması olacaktır.
1980 darbesi nasıl yerel burjuvazın önündeki "Emek" pürüzünü kaldırdıysa; 2007 "Darbesi"; uluslararası burjuvanın önündeki "Yasa/Kamu" pürüzünü yok edecektir.
Bürokrasinin ihtiyacı vardır...
CIA-FBI-MOSSAD-KGB-BND-v.s. ile hemhal olmaktan tutun da;
Ülkeyi dağ-taş pazarlarken elde edilen komisyonlara, çıkarlara dair dağlar dolusu dosya birikmiştir.
Normal siyasi süreç içerisinde eninde sonunda ortaya çıkacak ve hesabı sorulacak bu dosyaların ilelebet gömülmesi Güvenlikten, büyükşehir belediye bürokrasilerine kadar herkesin çıkarınadır.
AB-D'nin BOP projesine hizmet edeceğim diye işbirliği yapılan kara paranın, işkencenin, talanın, soygunun , rezilliğin, vatana ihanetin haddi hesabı yoktur.
"Darbe" bütün bunları Kenan Evren kadar dokunulmaz kılacaktır.
Peki tırnak içinde vurguladığımız bu "Darbe" nasıl gerçekleşecek?
Tanklarla uyanmayı değil....
Kerkük'te "etnik temizlik" senaryolarını bekleyin...
Ve daha sonra İran-ABD-İsrail arasında yaşanılacak bir danışıklı döğüş savaşta, Türk Ordusu'nun düşürüleceği tuzağa karşı uyanık olun...
Yaşar Büyükanıt'ı değil, sonrasını gözleyin...
İçten dışa doğru değil...Dıştan içe doğru kırılan bir sürece hazırlıklı olun.
"Milliyetçi" zannettiklerinizin;küresel planla asenkron kadroların direncini tasfiye ettikten sonra; ülkeyi kendi elleri ile federasyona taşıdıkları noktada ise sakın şaşırmayın.
Ve İmralı'daki İT'le birlikte; siyaset sahnesine "Demokrasi Kahramanı" ve İstanbul'a 1. Başkan olarak dönecek Tayyip Erdoğan'ın bu oyunda sadece bir figüran olduğunu anladığınızda sakın kafanızı duvarlara vurmayın.
Tayyip Erdoğan'ı hapiste formatlayıp Başbakan yapanların;kendisini yeniden hapiste formatlayıp Başkan yapma planları başımıza örülen yeni çoraptır bilesiniz.
Tayyip Erdoğan'ı indirecek bir "Darbe" sonucu vatanın kurtulacağını zanneden vatan eblehlerine duyurulur.
Behiç GÜRCİHAN «Açık İstihbarat»
http://www.heddam.com/index.asp?M=4820
-Alıntıdır.-