ALPASLAN BERKTAY Ocak 24, 2009 - CUMHURİYET
Mumcu’yu yitireli 16 yıl oldu.
O Atatürkçüydü, Cumhuriyetçiydi, laikti, ulusalcıydı, antiemperyalistti, barışçıydı.
“Suç”u büyüktü, bu yüzden öldürüldü, Türkiye Cumhuriyeti düşmanlarının 12’lik boy hedefi olması için gereken tüm nitelikleri taşıyordu.
Bu yolda can verenlerin ne ilki ne de sonuncusu oldu.
Bu konuda bir takvim oluştu denilebilir:
11 Ocak’ta Onat Kutlar, Uğur’dan 1 hafta sonra (31 Ocak) Muammer Aksoy, hemen ertesi gün (1 Şubat) Abdi İpekçi.. Çetin Emeç, Turan Dursun.. 2 Temmuz’da Madımak’ta diri diri yakılan 37 can.. 6 Ekim’de Bahriye Üçok, 18’inde Ahmet Taner Kışlalı, 19 Kasım’da Hablemitoğlu..
Hepsi de Cumhuriyetçi ve Cumhuriyet gazetesi yazarı..
Uğur Mumcu şu anda konuşabilseydi,
“Beni bırakın, Cumhuriyetin bugünkü durumunu konuşun’” derdi, uğrunda gözünü kırpmadan canını verdiği Cumhuriyeti..
Uğur’un ağzı olup onu bugüne taşımak, kendisini en uygun biçimde anmak olacaktır. Herhalde şöyle konuşurdu:
“Bağımsızlığı savunduk, bağımlı olduk; Başbakan, daha hiçbir resmi sıfatı yok iken Bush’un ayağına gidip saygılarını, hizmetini sunuyor.
‘Bağımsızlık karakterimi’di. Başbakan koltuğundaki, Irak’ta ‘Gidin derlerse gideriz. Gitmeyin derlerse gitmeyiz’ diyor.
Türk askerinin başına çuval geçiren ABD askerlerini destekleyen Rumsfeld’i ve Wolfowitz’i, bugün Atatürk’ün yerinde oturan kişi haklı buluyor.
Laikliği savunduk, bugün devletin içini ta en tepeden tırnağa imamlarla doldurdular.
Cumhuriyetin bekçisi askere darbeci deyip küçük, sessiz, sivil darbelerle tırmandılar.
Milli idik, gayri milli yaptılar.
Halkçı, sosyal adaletçiydik, sosyal eşitsizliğin dibine batırdılar.
Cumhuriyetin kardeşliği nerede kaldı?
Bizi yutmak isteyen emperyalizme ve bizi mahvetmek isteyen kapitalizme karşı Şark’ın mazlum milletleri adına verilen bir mücadele ile kurulduk, şimdi o mahvetmek ve yutmak isteyen kapitalist ve emperyalistlerinlerin kuyruğunda, ılımlı İslamcı olduk.
‘Tek kuruş borcumuz yoktu, borç batağının dibindeyiz’
Ucu bucağı belirsiz bir Ergenekon hikâyesi çıkardılar, ABD’nin sevmediklerini topluyorlar.
Yurdunu sevenler içeride, pazarlayanlar Savcı olmuş, iktidarda. Sevr Lozan’dan, emperyalizm Atatürk’ten ve Cumhuriyetinden öç alacak!
En sakıncalı, ağza bile alınmayıp unutturulmaya çalışılan sözcük DEVRİM.
Oysa biz devrimciydik.
“Demokrasi” maskesi altında karşıdevrimi yaşıyoruz..
Karşıdevrim, mantığını, sözlüğünü, kadrolarını, ‘hukuk’unu da getirmiş, Atatürk Cumhuriyeti Devrimi’ni yargılıyor.
Sıradaki, Atatürk’tür’!”
Uğur Mumcu’nun, uğrunda canını seve seve verdiği Cumhuriyet bugün bu durumdadır. u anda aramızda olsaydı, herhalde bunları söyleyecek (ve Ergenekon listesinde yerini alacak) idi.
Cumhuriyetin düşmanlarındaki tükenişi görmek gerek.
Dökülüyorlar ve tükeniyorlar.
İnandırıcılıkları kalmadı.
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar…
Ergenekon, bir hukuk faciasıdır ve oyunun son perdesidir.
Hukukla çatışan ise iflah olmaz.
Mumcu’nun sesi ise gerçeğin, insanın, meşruiyetin, Cumhuriyetin sesidir.
Uğur’lar ölmez!
-Alıntıdır.-