Ergenekon operasyonlarının 11. dalgasını duyunca ilk şunu düşündüm:
Ne diyeceğimi, ne yazacağımı biliyorum!
23 Ocak 2009 Cuma
Mutlaka bir yelpazedir diye düşündüm...
23 Ocak 2009 Cuma
Mutlaka bir yelpazedir diye düşündüm...
Her kesimden bir iki kişi...
En az 3-5 il...
Yan yana gelmeleri neredeyse olanaksız insanlar...
Büyük ölçüde öyle oldu...
Ne yapacağını biliyor olmanın çaresizliği!
Bu duyguya, Ahmet Taner Kışlalı'yı kaybettiğimiz gün de kapılmıştım.
1990'da art arda, Prof. Muammer Aksoy'u, Çetin Emeç'i, Turan Dursun'u, Doç. Bahriye Üçok'u kaybetmiştik.
1993'te Uğur Mumcu'nun öldürülmesiyle, ortak kimliği "Kuvayı Milliyeci" olan bir aydın kuşağı kırılmıştı.
21 Ekim 1999 sabahı saat 09.45 sıralarında bir telefon geldi:
"Kışlalı'nın aracına bomba koymuşlar... Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılmış..."
Hemen hastaneye koştuk.
Acil servisteki görevlinin ağzından iki sözcük döküldü:
"Başınız sağ olsun!"
Kendimi dışarı attım.
Daha hastane merdivenlerinde iken ne yapacağımızı biliyordum!
Sekiz sütuna bir başlık atacaktık.
Büyük olasılıkla, "susturamazlar" ya da "yılmayacağız"...
Ortada büyük bir fotoğraf yer alacaktı.
Altında "derin soruşturma" başlığı...
Yanında tepkiler...
***
7 Ocak'ta büyük yankılar uyandıran 10. dalganın ardından 11. dalgayı yaşıyoruz...
Öncekilere benzer bir gözaltı yelpazesi var.
Türk-Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek, sendikanın bazı yöneticileri, araştırmacı-yayıncı Erhan Göksel, gazeteci Ünal İnanç...
Yelpazenin bir rengi böyle...
Öteki renkleri değişik; İstanbul, Bursa, Siirt, Antalya, Hatay, Iğdır, Isparta, Sıvas, Kahramanmaraş, Şırnak, Elazığ, Hakkâri, Van, Siirt, Tokat, İzmir operasyon illeri arasında...
Gözaltına alınan kişiler arasında, polislerin, Özel Harekât görevlilerinin, subayların da bulunduğu belirtiliyor.
Tutuklu bulunan İbrahim Şahin'le ilgili bazı kişilerin de gözaltına alınanlar arasında olduğu bilgisi var.
Ancak resmi bir açıklama yok...
Gazeteciler ulaşabildikleri bilgileri birbirine bağlayıp, olayın boyutlarını netleştirmeye çalıştılar.
Haberlerin bir yanında Türk-Metal Sendikası, öte yanında Şırnak'ta olduğu iddia edilen asit kuyuları!
***
Son operasyon, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yasama, yargı ve yürütmenin temsilcileriyle öğle yemeği yediği ve ardından yazılı bir açıklama yaptığı günün hemen ertesinde gerçekleşti.
Yazılı açıklamada iki temel vurgu vardı:
Hukukun üstünlüğü ve usul yasalarına uyum!
İlk vurgu artık herkesin ezberinde...
Ancak ikinci vurgu çok ama çok önemli.
İki gündür Cumhuriyet'te Prof. Metin Feyzioğlu'nun konuya ilişkin yazısı yayımlanıyor.
Prof. Feyzioğlu şöyle diyor:
"Bir toplumun yönetim şeklini, o toplumun ceza kanunlarına hiç dokunmadan, yalnızca ceza muhakemesi kanunlarını değiştirerek veya keyfi şekilde uygulayarak istenildiği yönde şekillendirmek mümkündür."
Prof. Feyzioğlu kimdir?
"Bir toplumun yönetim şeklini, o toplumun ceza kanunlarına hiç dokunmadan, yalnızca ceza muhakemesi kanunlarını değiştirerek veya keyfi şekilde uygulayarak istenildiği yönde şekillendirmek mümkündür."
Prof. Feyzioğlu kimdir?
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usulü Hukuku Anabilim Dalı Başkanı.
Gül'ün davetiyle bir araya gelen yüksek yargı temsilcileri de bu yönde görüş belirtmiş olmalı ki, Köşk'ten yapılan açıklamada "usul"e ilişkin özel vurgu yapıldı.
Bu vurgunun daha mürekkebi kurumadan 11. dalga tıpkı öncekiler gibi tam bir "abluka" ortamında gerçekleşti...
Önceki dalgalarda da defalarca dikkat çektik:
Operasyonların sonuçları Türkiye'nin toplam gücünü sarsıyor!
Türkiye sözcüğün tam anlamıyla "dalgalanmaya" bırakılmış durumda!
İzlediğiniz bu içeriğin bağlantı adresi:http://www.heddam.com/index.asp?M=4880
İzlediğiniz bu içeriğin bağlantı adresi:http://www.heddam.com/index.asp?M=4880
-Alıntıdır.-