ASLA UNUTMAYALIM….
VE UNUTTURMAYALIM….
ASAGIDAKI YAZILAR,
SAYIN UMIT ZILELI 'NIN
'AYDIN IHANETI-ISBIRLIKCILER II' ADLI KITABINDAN ALINMISTIR….
'SOYKIRIM SALDIRISI BASLADI!'
Angela Merkel'i taniyorsunuz…
Alman Hiristiyan Demokrat Birligi (CDU) baskani…
Bizim acimizdan bir onemli ozelligi daha var; Merkel siki bir Turkiye karsiti!
Animsayacaksiniz, hanimefendi, 'imtiyazli ortaklik'onerisini acikca dile getiren ilk Avrupali lider olmustu.
Turkiye'nin Avrupa Birligi'ne uye degil, kole olmasini oneren bu 'ortaklik' sekli kisa surede onemli capta destek gordu.
Angela Merkel Hanim, bununla da yetinmedi.
Ana muhalefetteki Hiristiyan Demokrat Birlik, geçen hafta federal meclise bir onerge sundu.
Baslik soyle:'
24 Nisan 1915'te Ermeni surgunu ve katliaminin baslangicinin 90.yildonumunun anilmasi- Almanya, Turkler ile Ermeniler arasinda barisa katkida bulunmali.'
Baslik biraz uzun, ancak neyin hedeflendigini gayet guzel ortaya koyuyor!
Hedefin yalnizca 'Turkiye'nin AB uyeligini onlemek olmadigi, bir 'agir kusatma'nin sahneye konuldugu olanca acikligiyla siritiyor!
Onergenin ardindan ulusal ya da yerel neredeyse tum Alman gazetelerinin 'soykirim' yayimina baslamalari ve Orhan Pamuk'a ovgu yarisina girmeleri, bunun ne denli organize oldugunu gosteriyor!
Ancak iceridekilerle disaridakiler bir turlu sayi uzerinde anlasamiyorlar!
Orhan Pamuk, '1 milyon Ermeni olduruldu,' demisti.
Merkel ve arkadaslari '1.5 milyon uzerinde karar kildilar!
Artiran artirana!
O tarihteki nufus sayimlarinda tum Ermeni nufusunun 1 milyona bile ulasmadigi gercegi ise cop sepetine!!!
90.yil 'soykirim' oyununu tumuyle sahneye koymak icinse sadece iki ay kaldi!
***Ermeni soykirim masali yakin gecmiste Fransa Parlamentosu tarafindan kabul edilmis, bu karar karsi cikmak, soykiriminaksini savunmak bile suc kabul edilmisti.
Oyle ki; dunyaca unlu tarihci Bernard Lewis, 'boyle bir soykirim olmadigini, tarihin bilincli olarak tahrif edildigini' savundugu icin mahkum edilmisti!!!!
Pazar gunu Vatan gazetesinde, Fransa'nin mustakbel Cumhurbaskani Sarkozy'nin, 'Turkiye'ye karsiyim!
Cunku…' basligi altinda yer alan su cekincesine bakin:
'Turkiye nufus olarak 20 yilda Avrupa'nin en buyugu olacak. AB'de en onemli karar alici konumuna gelecek…'
Iste bu!
AB'nin iki buyugu Almanya ve Fransa'nin korkusu, Turkiye'nin karar alma mekanizmalarina ortak olmasi, hatta birincil konuma yukselmesi!
Bu nedenle de 'yilani daha buyumeden ezmek' en iyisi!!!
Onun icin 24 Nisan haftasiyla birlikte Turkiye'nin uzerine yonelecek Fransiz ve Alman destekli 'soykirim' saldirisina simdiden hazir olun!
Takiyye dustu kel gorundu!
Biz yazinca 'dinozor' oluyoruz, yabancilar yazinca manset oluyorlar!
Once Fransiz Le Figaro yazdi: '
Turkiye Islam'a kayiyor.'
Ortalik birbirine girdi.
Gazete gayet tutarli orneklerle Turkiye'nin bu iktidarin gudumunde dinci bir rejime dogru kaydigini anlatiyordu.
Ardindan bir sok yazi ABD'de patladi!
Middle East Quarterly dergisinde yazan ve Baskan Bush'a yakinligiyla bilinen Michael Rubin, AKP iktidarinini 'seffaf olmayan kaynak kullandigini' one surerek su suclamayi yapti:
'AKP'yi yesil sermaye besliyor!'
Rubin daha da ileri giderek, ic ve dis kaynakli sermayenin yakin gelecekte Turkiye'deki laik sistemi yontacagina isaret etti.
Rubin'in 'Basbakan Erdogan'in yakinindaki bazi kisilerin El Kaide ile baglantili sirketlerle iliksisi bulundugu' iddiasi ise bana neyi animsatti biliyor musunuz?
Tayip Bey'in, terorist listesinde ilk siralarda yer alan Gulbeddin Hikmetyar 'in dizi dibinde cektirdigi fotografi!!!
TARIHCI OLMAK KOLAY DEGIL
Washington Post 'a nicin icleniyoruz hic anlamadim?
Turkiye'yi yuzyilin 'soykirim listesi'nin basina koymuslar.
Koyarlar tabii!
Iceriden bu denli destek bulurlarsa nicin koymasinlar?!
Sabanci Univeristesi Ogretim Uyesi Prof. Halil Berktay 'in sozleri tek basina yeter de artar bile!
upload.wikimedia.org/.../9/9b/HalilBerktay.jpg
Berktay, 1915 olaylarini acikca 'Etnik Temizlik' olarak gordugunu soyluyor.
Gelin tarihci Berktay 'in Milliyet gazetesinde yer alan ve tarihciye hic yakismayacak sigliktaki soylesini inceleyelim:
Berktay daha soylesinin basinda, Osmanli'nin ruh halini incelerken onyargisini yapistiriyor:
'…Kendisini hep mazlum ve kurban goren cok ofkeli ve patlamaya hazir olan bir Turk milliyetciligi olustu. 1912-13 Balkan savaslari bu acidan bir donum noktasi oldu…'
Berktay, daha 1. Dunya Savasi baslamadan Yunanlilara, Rumlara yonelik etnik temizlik basladigini, 100 bine yakin Rum'un burunlari kanamadan Yunanistan'a gittiklerini Halil Mentese'nin anilarina dayanarak anlatiyor.
Sonra da, Izmir'de de benzer seyler oldugunu belirterek, bir tarihciye hic yakismayacak su saptamayi yapiyor:
Bu olaylar Ermeni katliamlarinin silahsiz provasidir. O sirada Ermeni tehciri planlanmisti demiyorum, ama sonuc olarak boyle bir tecrube vardi…'
Gordunuz mu tarihciyi !!!!
Neresinden tutsak acaba?
Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Tarihçi Halil Berktay
Tarihci Berktay, Balkan harbinden soz ediyor, ama yasanan trajediden tek kelimeyle olsun bahsetmiyor.
Neşe Düzel-Halil Berktay
http://www.populertarih.com/inonu-darbe-basbakani-olmayi-reddetti/
(Siteyi, dikkatle inceleyin!)
Ama tarihci Berktay, Izmir'de yasanan goc olaylari icin 'Ermeni katliamlarinin silahsiz provasidir' yargisini kullanmaktan zerre kadar cekinmiyor!!!
Devam edelim; tarihcimiz, 'tehcir emri'nin yalnizca Dogu Anadolu'daki savas bolgesiyle sinirli olmadigini, Iznik, Izmit ve Corlu'dan da alinanlar oldugunu iddia ediyor.
Buradaki anahtar cumle 'alinanlar'!
Ustelik eksik soyluyor.
Istanbul'dan da alinanlar da olmustu!
Yaklasik 200 kadar Ermeni 'bagimsiz Ermeni devleti kurmak icin dogudaki olaylari kiskirtmak,' sucundan gozlem altina alinmisti.
Eger Berktay 'in iddia ettigi bir soykirim olsaydi, Orta ve Bati Anadolu'da yasayan Ermeniler arasindan secmece 'alinanlar' mi olurdu, yoksa tumu tehcir mi edilirdi?
Ayrica Ittihat ve Terakki icinde yuksek konumlarda bulunan ya da Istanbul'da yasayan Ermeniler'e yonelik 'emir' olmaz miydi?!...
Tarihci Berktay, Ittihatcilarin kurdugu Teskilat-i Mahsusa 'nin 'Ermeni Soykirimi'nda basrolu oynadigini ispatlamak icin de bakin ne diyor:
'Kemal Tahir, Kurt Kanunu romaninda Teşkilat-i Mahsusa fedailerinin 'Sari Pasa'yi yani Mustafa Kemal'i oldurmelerine nasil ramak kaldigini anlatir.'
Iste tarihcinin sarsilmaz kaynagi!
Berktay, katliamin yapildigina baslica delil olarak ise Talat Pasa'nin Diyarbakir Valisi'ne cektigi, 'Ermenilere yonelik tedbirlerin asla diger insanlara uygulanmamasi' yolundaki telgrafini gosteriyor.
Berktay, uc sozcukle gecistirdigi 'Gizli emirler var' iddiasini ise nedense orneklemiyor!
Asil vahim noktaya gelelim; Berktay, 'butun ulus devletlerinin olusumunda acili ve karanlik sayfalar oldugunu' soyluyor.
Ermeni olaylari, Kurtulus Savasi'nini baslamasindan 5, Turkiye Cumhuriyeti'nin kurulusundan 8 yil once meydana gelmisti.
Tarihcimiz, hic utanmadan Kurtulus Savasi'ni yoneten Mustafa Kemal'e, idam hukumlusu oldugu, isgal altşndaki Istanbul'da Divan-i Harp'te ifade verdirip, 'Ermeni katliami yapildi' laflarini soyleten bazi Batili yazarlar gibi!!!
Artik basladi; 'Turkiye uzuntusunu aciklasin, yeter' baskilari artarak surecek.
Ozellikle iceriye dikkat; yakinda soyle basliklar gorurseniz hic sasirmayin:
'Bir ozurden ne cikar!
'YAZAR VE HOCANIN 'ULUSALCI' KORKUSU!
İki saldiri ayni anda yankilandi…
Orhan Pamuk 'la baslayalim.
Aslina bakarsaniz, iki Orhan Pamuk'tan soz etmek gerek;
Nobel oncesi ve Nobel sonrasi Orhan Pamuk…
-Nobel oncesinde, 1 milyon Ermeni ve 30 bin Kürt'un katledildigini soyleyen ve batidan kocaman bir 'aferin' alan bir Pamuk vardi ortada.
Bir Isvec gazetesine yapilan bu aciklamanin ardindan bir sessizlik surecine girdi unlu yazar. Nobel oncesinde bu kez Islamcilari hedef alan aciklamasini saymazsak!
Ama olmadi, olamadi!
Orhan Pamuk Nobel odulunu alamadi.
Isvec'te yasayan Demir Ozlu'nun soyledigine gore Pamuk aslinda aday bile olamadi! Ingiliz Observer gazetesinde cikan 'Pamuk Nobel jurisini boldu' haberi de, bizim medyada yer alan odulu kazanan Harold Pinter, Pamuk'un hakkiydi dedi' haberleri de kocaman birer uydurmaydi!
Neyse, odul telasi bitince bu kez bambaska bir Pamuk cikiverdi ortaya…
Artik sevilmek istedigini soyleyen, Turk halkinda derin izler birakan sozleri icin, 'Ben oyle demedim, olenlerin icinde sehit olan guvenlik gucleri de vardi,' diyen ancak PKK'lilara terorist degil 'gerilla' sifatini yakistirmakta beis gormeyen bir Orhan Pamuk!
Bundan da tatmin olmamis gerek, bu kez Aksam gazetesinde Serdar Turgut'a icini doktu, 'insan yanlarini' anlatti…
Ancak bu kez de Turgut Ozakman 'in Su Cilgin Turkler kitabini elestirip 'Mazlum edebiyati yapiyor. Ataturk kitapta bir ulusalci gibi nutuklar atiyor.' dedi.
Pes dogrusu, Ataturk'un binlerce demecini, hakkinda yazilan binlerce kitabi bir cirpida silip, ulusalci olmadigini soyleyebilmek gercekten buyuk curet!
Pamuk'a tesekkur etmek gerek; neyin dogru, neyin yanlis oldugunu anlamak icin gercek bir pusula!
***Gorunen o ki, 'dipten gelen dalga' birilerini fena halde rahatsiz etmis durumda!
Oyle olmasa koskoca Fethullah Efendi, ta okyanusun obur ucundan, memleketi ABD'den fetva verir miydi?!
Garibime giden, boylesine onemli bir aciklamayi nicin imzasiz bir soylesi araciligi ile yaptigi! Kapak olmasi gerekmez miydi?
Fethullah Efendi soyle buyurmus:'Ulusalci dalgayi asariz!'
Bakin su ise!
Nasil tanimlamali; 'korku daglari bekler' yerinde bir deyim mi acaba?
Soranin kim oldugu belli olmayan 'paslasma', pardon soylesideki soruya dikkat:'
Son yillarda Turkiye'nin dunya ile butunlesmesi, bu arada direnc noktalarinin da olusmasi konusunda yorumunuz nedir?'
Yaa, Turkiye dunya ile butunlesirken bazi direnc noktalari olusuyormus!
Bu pasa yanit ne olmus peki?
Fethullah Efendi uzun uzun kuresellesme ile kucaklasmanin erdemlerini sayip doktukten sonra, bu 'soylesinin' yapilmasina neden olan konuyu aciklamis:
'Olseler bir araya gelemeyecek kimseler ulusal cephe adi altinda suni kitlesel bir kitlesel dalga olusturmaya calisiyor…Gercekten her soz ve hareketleri igreti duruyor. Elbette daha derinde milletin ruhunu ve temel dinamiklerini orselemeye yonelik cabalar da var…Ulusal cephe adi altinda olusturulmaya calisilan dalganin sinirlari belli degil…Kemiksiz, kimliksiz ve hedefsiz bir dalga. Her acidan manipulatif bir organizasyon oldugu belli…'
Bravo, Condolizza Rice bile bu kadarini beceremezdi!
Aslinda ben su 'asariz' sozune pek takildim; siz kimsiniz, ulusalci dalgayi kimlerle birlikte 'elele' asiyorsunuz?
Bunlarin yaniti yok.
Ama baksa bir sey acikca goruluyor.
Korku!
Dipten gelen dalga o denli urkutuyor ki; ABD'ye siginmis bir cemaat hocasiya, Bati'nin ustune titredigi bir roman yazarini ayni noktada kucaklastiriyor!
Ulusalcilarin dogru yolda olduklarini anlamalari icin muhtesem bir isaret…
O halde?
O halde tum gucumuzle devam!
ATATURK'U YOK ETMEK!!!
Tarih, çok ciddi bir istir…
Tarihi, bir sure tahrif edebilir, toplumlari belli bir sure kandirabilirsiniz, ancak gercek bir gun mutlaka, hem de kanitlariyla ortaya konur.
Tipki bizim bu ulkede yasadigimiz gibi…
Cumhuriyeti icine bir turlu bir turlu sindiremeyenler, 'resmi tarih' diye karaladiklari yakin tarihimize hep saldirdilar.
Oylesine gozleri kararmisti ki, hedef sectikleri tarihi gercekleri ve kisilikleri karalamak icin tarihi tersyuz etmeyi bile goze aldilar.
Son gunlerde ise, bu gune dek cesaret edemedikleri hedefe yoneldiler…
Dincilerin, Kurtculerle, neoliberallerle ve o kanattan birtakim 'bilim adamlari' ile el ele baslattigi yeni 'kampanya'dan soz ediyorum…
Bu akillara durgunluk veren kampanyanin icerigi eski aslinda; Canakkale Savasini yok sayma, Kurtulus Savasi'ni kucumseme, Aydinlanma Devrimi'ni karalama, '70 yillik zulum' gibi yalan dolanlar, uzun yillardir her turlu bilimsel temelden yoksun bir sekilde malum kesimler tarafindan topluma yedirilmeye calisiliyordu.
Sevgili Turgut Ozakman, Vahdettin, Mustafa Kemal ve Milli Mucadele-Yalanlar, Yanlislar, Yutturmacalar isimli muhtesem eserinde tum gercekleri bu kimligi belli zevatin yuzune tokat gibi carpmisti!
Ayni cevreler, ortami 'uygun' bulmus olacak ki, halkayi tamamlayacak son atagi baslatti.
Yeni kampanyanin hedefi cok acik:-Mustafa Kemal'i yok saymak, Atatürk'ü yok etmek!!!
Ornek cok, saymakla bitmez…
Ben, son gunlerde art arda gelen uc saldiridan soz edecegim:
- Zonguldak'ta parlak ogrencilerin okudugu Hasan Âli Yucel llkogretim Okulu'nda Mehmet Akif Ersoy Vakfi marifetiyle dagitilan romanda, Kurtulus Savasi, Mustafa Kemal'in adi dahi anilmadan anlatiliyordu!
Turk ulusuna bir vatan armagan eden kahramanlara akil almaz hakaretler ediliyor, Aydinlanma ve Ataturk devrimleri de 'Islamiyet'i ortadan kaldirmaya yonelik' uygulamalar olarak gosteriliyordu.
Bu devrimler oylesine dusmancaydi ki, Kuran dili olan arapca'yi bile yasaklamis, ezani Turkcelestirmisti!
Valilik, once bir komisyon kurdurdu.
Tarih ve edebiyat hocalarindan kurulu komisyorn, verdigi raporda herhangi bir gariplik bulunmadigini bildirdi!
Vali yine de savciliga suc duyurusunda bulundu…
Diyarbakir'da Kurd-Der onculugunde Seyh Said icin anma toreni duzenlendi.
Kurtce 'Sehitler olmez' sloganlari atilan mitingde konusma yapan Kurd-Der Genel Baskani Ibrahim Guclu, Mustafa Kemal Ataturk'u agir bir dille elestirdi ve Istiklal Mahkemesi kararlarinin hukuki olmadigini one surdu.
Peki, kimdi bu 'olmeyen sehit' Said?
1925 yilinda, zamaninin en buyuk emperyalisti Ingiltere'nin desteginde Guneydogu'ya cikarilan irticaci-ayrilikci isyanin elebasisiydi.
Bu isyanin Turkiye Cumhuriyeti'ne bedeli agir oldu.
Turkiye bu yuzden Misakimilli sinirlari icinde saydigi Musul'u kaybetti.
Ingiltere'nin istedigi de buydu zaten!
Seyh Said isyani sonuna dek, sapina dek hain bir isyandi.
Bir İngiliz kuklasini 'sehit' mertebesine yukseltenler, zahmet edip arsivlere baksalar, ihanetin hicbir kuskuya yer birakmayan belgelerini goreceklerdi.
Ama maksat baksa tabii!
Ilginc karakterler kosesi! www.beybun.com/haberresim/Neşe%20Düzel.jpg
bu siteyi iyi inceleyin!)
Nese Duzel, Radikal gazetesinde gerceklestirdigi 'ilginc' ve bir o kadar da tartismali soylesileriyle taninir.
Mehmet Altan_Neşe Düzel
http://www.rizgari.com/modules.php?name=News&file=article&sid=9333
(bu siteyi, iyi inceleyin!)
Bir ornek vermek gerekirse, 'Ermeni meselesi' bicilmis kaftandir.
Haftalar boyu bu meselenin tam anlamiyla bir 'soykirim' oldugunu, Erivan'daki Tansak tarihcilerinden ya da Ermeni diasporasindan daha sevkle savunan Turk kimlikli kim varsa bu soylesi kosesine konuk oldu.
Hele biri var ki, muthisti; yillardir Avrupa ve ABD'de tipki bir Ermeni tarihcisi gibi calisan Taner Akcam!
Akcam o soyleside ipin ucunu iyice kacirip, Ataturk'un 1915 yilinda Halep'te kaldigi otelde, Ittihat ve Terakki'nin taninmis isimlerinden birine 'Biz burada savasiyoruz, siz Anadolu'da Ermenileri katlediyorsunuz' diye bagirdigini iddia etti.
Evet, Mustafa Kemal gercekten de Halep'te o otelde kalmisti, ama Taner Akcam'in hic sikilmadan ileri surdugu gibi 1915'te degil, Yildirimlar Ordusu Komutani olarak, tam uc yil sonra, 1918'de!
Iste Nese Duzel 'in kosesi bu turden 'ilginc' karakterleri konuk etmekle unlu…
http://www.armenica.org/multimedia/video/img/akcam11.jpg
(Bu siteyi iyi inceleyin!)
Nese Duzel kisa bir sure once 'eksantrik' bir kisiyi konuk etti soylesi kosesinde.
Neşe Düzel_Prof. Ergun Özbudun!
http://www.radikal.com.tr/index.php?tarih=06/08/2007
Bilgi Universitesi Ogretim Uyesi Docent Aykut Kansu, yakin tarihi kokunden degistirecek, bu konuda yazilmis binlerce yerli, yabanci tarih kitabini cope attiracak muthis tezlerini acikladi!
Basliklar halinde siralayalim:
- Ataturk TBMM'yi kapatacakti, ama Kazim Karabekir 'Ben Ankara'ya gelir acarim' deyince yapamadi….
-Ataturk Batili kiyafetin ve modernizmin aleyhindeydi.
-Ataturk, devrimleri Ittihatcilardan korktugu icin yapmak zorunda kaldi…
-Zaten bu devrimler Ittihatcilarin baslattigi ya da baslatmak uzere oldugu devrimlerdi, asil devrimciler Ittihatcilerdi…
-1923, ozgurluklerden, Meclis ustunlugunden geri donustur…Rejim aslinda 1923'te degil, 1908'te degisti…
Ve daha neler neler…
Peki, boylesine yasamsal bir konuda, gun yuzu gormemis iddialar one suren bu 'tarihci', 'iddialari ile ilgili en ufak bir belge, bir dipnot, guvenilir bir tanik gosterdi mi?
Tabii ki hayir!
Nese Duzel 'in kosesinde o tur fazlaliklara yer yoktur!
Daha sonra, yapilmis 'yanlisliklar, soylenmis 'yalanlar' ve 'yutturmacalar' icin konulan karinca duasi buyuklugunde zorunlu dip notlar vardir!
Yalanin da Bir Omru Var!
O soylesinin sunus yazisinda Nese Duzel, soyle diyordu:
'Ne kadar baski yaparsaniz yapin yalanin da bir omru var. Omur tamamlandiginda, nasil oldugunu hic anlamadan toplum gercegi merak etmeye basliyor. Yalanlar tartisma masasina yatiriliyor…
'Nese Duzel, cok ama cok hakli!
Yalanlar, yutturmacalar bir gun mutlaka masaya yatiriliyor.
Biz de, tek bir kaynak gostermeden esip savuran tarihci Aykut Kansu'nun ileri surdugu tezleri masaya yatiralim…
Tarihci Kansu daha soylesinin basinda diyor ki:
'Bize 1908, Ikinci Mesrutiyet'in ilani diye anlatiliyor. Yeni bir devrin acildigi, Turkiye'nin anayasal duzeninin kuruldugu, ekonomi ve sosyal politikalarin liberallestigi anlatilmiyor. Cunku aslinda 1923, butun bu ozguluklarden, parlamento ustunlugunden bir geriye donustur.'
Mantiga bakin!
Kansu 'nun 'ozgurluk ve parlamento ustunlugu' dedigi doneme kisaca bir goz atalim:
Meclis-i Mebusan 1918'e kadar Ittihat ve Terakki'nin tam bir ablukasi altindadir.
Ozellikle Babâili baskinindan sonra tam anlamiyla bir baski rejimi kurulmustur.
Muhalefet susturulmus, siyasi suikastler donemi acilmistir.
Tarihci Kansu da bunu hemen alt satirlarda itiraf ediyor, daha biraz once soylediklerinden keskin bir donus yaparak '1914-18'de liberal niyetlerden sapmis bir iktidar doneminden' soz ediyor!
Hani parlamento ustunlugu, nerde ozgurlukler!
Devam edelim:
Meclis-i Mebusan Ittihatcilarin kontrolunden cikar cikmaz bu kez firsati ele geciren padisah tarafindan kapatiliyor.
Tarih 21 Kasim 1918. Meclis 12 Ocak 1920'ye kadar kapali kaliyor.
Sonra ne oluyor?
Istanbul Ingilizler tarafindan 16 Mart 1920'de isgal ediliyor ve iki gun sonra Meclis-i Mebusan sizlere omur!
Zaten milletvekillerinden bir bolumu de Malta'ya suruluyor.
Bir bolumu ise Ankara'ya gidiyor. 23 Nisan 1920'de kurulacak olan Turkiye Buyuk Millet meclisi'ne katilmak uzere…
Kansu'nun ozgurlık yillari, parlamentornun üstünlügü diye kutsadigi yillar, bir imparatorlugun coktugu, ekonomisinin Duyun-u Umumiye ve Reji Idaresi'nin ellerine terk edildigi, milli siyasetinin Alman ve Ingiliz emperyalizminin emir ve komutasina verildigi, meclisin ise yalnizca gorunurde var oldugu, neredeyse somurge yillaridir.
Bakin, isbirlikci Refii Cevat Ulunay, 13 Nisan 1920'de Alemdar gazetesinde ne diyor:
'Mebusan Meclisi, Layik oldugu akibete ugradi. Nihayet gittiler, ugurlar olsun!'
Bu satirlar yazilirken, İstanbul sokaklari isgalci Ingiliz, Fransiz, Habes askerleri tarafindan cigneniyordu.
28 Mayis 1920 'de ise ihanetin odagi Peyam-i Sabah gazetesinde Ali Kemal isimli isbirlikci Ankara'da kurulan Meclis'i kastederek soyle yaziyor:
'Buyuk Millet Meclisi, kucuk heriflerin eseridir.'
Tam da bu siralarda Yunan isgali Bati Anadolu ve Trakya'da olanca vahseti ile suruyordu.
Su satirlar 13 Agustos 1920 tarihli Edirne Te'min gazetesinden:
'Dun ogleden sonra saat beste, Genel Vali Beyefendi, Yunanli generaller, askeri ve mulki ileri gelenler ve Metropolit Efendi hazretleri, Selimiye Camii'ni sereflendirmisler ve Muftu Hilmi Efendi ve yanindakiler tarafindan karsilanmislardir. Hurriyet ve adaletin saygideger temsilcisi olan Basvekil Venizelos hazretlerinin sagligi icin Muftu Efendi tarafindan guzel bir dua okunmus ve hazir bulunanlar sukran duygularini belirterek duaya katilmislardir….'
Nasil, begendiniz mi ozgurlukcu donemi?....
Anladiniz mi parlamentonun ustunlugunu!
Tarihci Aykut Kansu' nun '1923, butun bu ozgurluklerden, parlamentonun ustunlugunden bir geriye donustur' dedigi donem budur iste!!!
Goruyorsunuz, tarihci Kansu ve onun gibilere verilecek yanitlar bitmiyor.
Kisa yoldan biryakim ic ve dis cevrelerin gozune girebilmek ugruna bilim adami sifatini bile hovardaca harcayanlar, bu islerin bu denli ucuz olmadigini bilmeli, ogrenmeliler….
Tarih Affetmez
Tarihci Aykut Kansu 'nun yakin tarih, Ataturk, Ittihatcilar ve Turk devrimleri uzerine 'akil almaz' tezlerini yanitlamaya devam edelim...
Su sozler Kansu'ya ait:
'Kazim Karabekir'le Ataturk, 1920'lerde ters dusuyorlar. Ataturk'un cok sikistigi anda meclisi kapatma gibi bir fikri var. Bunu ancak Karabekir ve Inonu gibi generallerin onayiyla yapabilir. Inonu lastikli bir cevap veriyor. Karabekir ise, 'Meclis kapatilirsa, ben Ankara'ya gelir acarim' diyor. Ataturk meclisi kapatamiyor…
Insaf sozcugu bile hafif kaliyor degil mi?
Simdi, bilim adami sifati tasiyan, etik degerlere inanan bir tarihci, boylesine olaganustu bir iddiayi, siki bir kaynakla, kimsenin karsi cikamayacagi bir belgeyle percinler degil mi?
Ama hayir, tarihci Kansu'nun boyle bir derdi yok !
Ataturk Meclis'i ne zaman kapamak istemis, Inonu ne tur bir 'lastikli cevap' vermis, Karabekir, 'gelir meclisi acarim' lafini hangi tarihte nerede soylemis, bilmiyoruz!
1920'de Istanbul'un isgali ve Meclis-i Mebusan'in kapatilmasi uzerine olaganustu bir gayretle TBMM'yi kuran, onde gelen mebuslarin Ingiliz isgalciler tarafindan tutuklanmasina misilleme olarak Anadolu'da Ingiliz subaylarini tutuklatan, Kurtulus Savasi'nin en riskli devrelerinde dahil Meclis'in kararlarini one cikaran, kendisini kurdugu Meclis'ten dislamak icin 'milletvekili oldugu bolgede en az 5 yil ikamet gerekir' seklinde onerge veren, Avrupa'da fasizmin yildizinin giderek parladigi yillarda, demokrasinin giderek gozden dustugu 1930'da Serbest Firka'nin kurulmasini saglayip cok partili rejime gecmek isteyen Mustafa Kemal mi TBMM'yi kapatmak istemis?!
Tarihci Kansu bunu ispatlamak zorundadir.
Karabekir'in ve Inonu'nın de sozlerini ispatlamak zorunda oldugu gibi…
- Yoksa tarihci sifati, iftiraci sozcuguyle yer degistirir!
Ittihatcilari pek sevdigi gorulen, Kazim Karabekir'i de bizim bilmedigimiz laflari ettigini bilecek kadar yakindan tanidigi anlasilan tarihci Kansu'nun, Karabekir'in Istiklal Harbimizde Enver Pasa ve Ittihat ve Terakki Erkâni kitabini da mutlaka bilmesi gerekir.
Kitabin arka kapaginda soyle yaziyor:
- 1920-23 yillarini kapsayan bu degerli anilar, Enver Pasa yandaslarinin Kurtulus Savasi'ndaki olumsuz etkilerini anlatmaktadir…
Simdi, bu kitabin 11. sayfasinda Karabekir ile Enver Paşa'nın amcasi Halil Pasa arasinda gecen bir konusma yer aliyor.
Karabekir'in agzindan aktaralim:
'Halil Pasa'nin memleketimiz hakkindaki fikri tehlikeli bir dusunce mahsulu. Diyor ki: 'Itilaf devletleriyle ugrasmak imkani yoktur. Sark (dogu) vilayetlerinde beyhude ugrasacaginiza garpta (batida) kac vilayet vereceklerse oraya toplanip tutunmaya bakin.' Ben bu fikrin pek sakat oldugunu kendisine izahla ikna ettim: Sarktan cozuldukten sonra garbin neresinde tutunmak imkani vardir…Sakin Ittihatcilar bu fikrin hadimi olmasin. Anadolu'yu Endulus'un ikinci bir nushasi yapasiniz.'
Iste tarihci, Kansu ' nun ozgurlukcu, devrimlerin baslaticisi, yeni duzenin mimari diye sundugu ittihatcilarin Anadolu ve Kurtulus Savasi uzerine dusunceleri bunlardi:
-Emperyalistlerin bahsedecegi birkac bati vilayetinde toplanip, tutunmaya calismak!
***Tarihci Kansu, rejim degisikligini de bizlere 1923 olarak anlatildigini, halbuki bunun aslinda 1908'de oldugunu soyluyor!
1908-1922 arasinda Mutlakiyetci Monarsi degil, Mesruti Monarsi yasadigini, basinda da, ha cumhurbaskani, ha padisah olmus hic fark etmeyecegini isaret ediyor!
Tarihci Kansu 'nun yere goge sigdiramadigi 'ozgurlukcu ve parlamento ustunlugune' dayanan bir donem olarak kutsadigi 1908-1922 doneminin nasil curumus, nasil gostermelik, hicbir islevinin olmadigi, devletin ekonomisinin Duyun-i Umumiye ile Reji idaresinin elinde, milli siyasetin de emperyalislerin tekelinde oldugunu bu yazinin basinda anlatmistim.
Tarihci Aykut Kansu'a gore, 1923 iste bu ozgurluklerden ve parlamento ustunlugunden geri donusu simgeliyor!!!
- Kusura bakmasin ama buna tarihcilik degil, olsa olsa mandacilik denir!
Tarih bunu affetmez!
O kadar ucuz degil!
Sira geldi, tarihci Aykut Kansu'nun en can alici konuda, Turk devrimleri ve Mustafa Kemal Ataturk hakkinda soylediklerine…
Tarihci Kansu, 1923'e karsi o denli ofkeli ki, hirsini bir turlu alamiyor.
Donuyor, dolasiyor, cumhuriyetin kurulusuna yukleniyor.
Ama, Allah'tan Ittihatcilar var!
Bakin ne diyor tarihci Kansu : ' Cok daha aciktan bir askeri diktatorlık kurulabilecekken, isin cok sakata gitmesinin onlenmesinde ittihatcilerin cok buyuk rolu var.'
Gordunuz mu, tarihci konusmasini; islerin sakata gitmesini Ittihatciler onlemis!
Tarihci Kansu' nun, Ataturk'un modernizmin aleyhinde oldugu, Batili kilik kiyafete karsi oldugu yolundaki carpitmalarina yalnizca Ataturk'un binlerce fotografi ile yanit vermek yeterli aslinda…
Ancak Ataturk'un 1920-23 arasinda TBMM'de bu yonde konusmalari oldugu yolundaki iddiasini da kaynak gostererek ispatlamak zorundadir Kansu.
Ozellikle 'Turklere yakisan kiyafet bu degildir' diye modern Batili seklinde giyinenleri suclayan, aleyhte konusmalari nerede, ne zaman yaptigini belirtmelidir.
Ben, tesettür, fes gibi giysiler aleyhine konusmalarini biliyorum.
Kansu 'nun iddia ettigi modernizmin aleyhine konusmalarini ise hic bilmiyorum.
Ama bir seyin fena halde farkindayim:
Verdigim tum yanitlarda, dayandigim kaynaklari, belgeleri bir bir acikliyorum ve ben tarihci degilim.
Aykut Kansu, iddialari, tezleri ile ilgili bir tek kaynak ya da belge aciklamiyor ama sifati tarihci!
- Gulmeyin!
Sosyal ve ekonomik alanda cok muhafazakar ve otoriter olan Ataturk'u modernizm noktasina getirenlerin Itihatcilar oldugunu soyluyor Kansu.
Onlarin silahlarini elinden almak ve Ittihatci muhalefeti susturmak icin devrimleri yaptigini soyleyecek kadar ileri gidiyor.
Ayni Kansu, birkac satir yukarisinda Itihatcilarin orgutlenmesinin engellendigini, 1925'teki Takriri Sukun Yasasi ve 1926 'daki Izmir Suikasti sonrasi kurulan Istiklal Mahkemeleri yoluyla Ittihatcilerin isinin bitirildigini soyluyor!
Ataturk, tasfiyeyi yaptiysa nicin Ittihatci korkusuyla devrimleri yapsin?!
Insanda gercekten biraz sikilma olur; Latin alfabesi, medeni kanun, aile hukuku, kadin haklari, kadinlarin ogretmen olmasi, is hayatina girmesi hep Ittihatcilerin baslattigi ya da baslatmak uzere oldugu projelermis!!!
O yuzden, ulkenin ilk musluman kadin tiyatro sanatcisi Afife Jale sahneden yaka paca indirilmis, olmadik eziyete maruz kalmisti degil mi?
Bu sacmaliga, sevgili Isik Kansu'nun Cumhuriyet gazetesindeki Ankara kulisi kosesinden konuyla ilgili yazdigi yazidan bir alintiyla yanit verelim:
'Tarihci Kansu boyle tuttururken Ataturk'un 'Cumhuriyetin ilan edilecegine, padisah ve hanedanligin, tesetturun ve fesin kaldiralacagina, sapka giyilecegine, Latin harflerinin kullanilacagina iliksin' dusuncelerini devrimlerden ve kurtulustan yillar once, 7-8 Temmuz 1919 gecesi tarihci Aykut'un dedesi Nafi Atuf Kansu'nun hala torunu Mazhar Müfit Kansu'ya yazdirmis oldugunu da gormezden geliyor!
(Tarihci Aykut'a git de bak notu: Mazhar Müfit Kansu, Erzurum'dan Ölümüne Kadar Atatürk'le Beraber, 1. cilt, Turk Tarih Kurumu, 3. Baski, 1988)
Iste bu kadar!
Tarihci Aykut Kansu ve onun gibiler iyice anlamali ki; tek bir kaynak ya da belge gostermeden tarihi tahrif etmek o kadar kolay, o kadar ucuz degildir!
Bu ulkenin emperyalizme baskaldirisi ve yillar suren Kurtulus Savasi'na, o savastan sonra kurulan cumhuriyete ve Turk insanina 'kul degil, insan olmanin' onunu acan Turk devrimlerine ahlak ve terbiyeden yoksun bir seklilde saldirmak da o denli ucuz degildir…
Aykut Kansu ve onun gibiler once bu gercegi ogrenmeli, sonra da gercek tarihi hazmetmeyi ogrenmelidir!
SU CILGIN TURKLER!
Hic, 688 sayfa boyunca gozlerinizin surekli doldugu oldu mu?...
Hic, bir kitap boyu aciyi, kederi, gururu ve zaferi akil almaz med cezirler arasinda adeta yasadiginiz oldu mu?...
Hic, hickiriklarinizdan ovunc duydugunuz oldu mu?...
Benim oldu!
Elleri opulesi Turgut Ozakman 'in Su Cilgin Turkler kitabini okurken; baskaldiran, inanilmaz bir savasi aklin alamayacagi bir azim ve kararlilikla kazanan ve emperyalizmi topraklarindan def eden bir milletin cocugu olmaktan bir kez daha gurur duydum.
Mazlum milletlere mesale olmus, bir millete bagimsizligini ve haysiyetini kazandirmis, bugun yok sayilmaya calisilan o muthis var olus kavgasini ve Mustafa kemal'in askerlerini bir kez daha minnetle, saygiyla andim…
Kitabin tumunu bu koseye almak isterdim, ancak birkac kucuk bolumle yetinecegim icin cok ama cok uzgunum…
***'Turk kuvvetlerinin Kars'i Ermenilerden geri almasini elestiren yazisindan beri haklin bir Ermeni adi olan Artin'i ekleyerek Artin Kemal diye andigi, yazar Ali Kemal, Peyam-i Sabah gazetesindeki odasinda ortagi ermeni Mihran ve misafirleriyle cene caliyordu:
'Haydutlarin isi gucu savas…Ellerinde derme catma bir ordu, bir kac tane de duzme kahraman, dovusup duruyorlar. Hukumet olcmus, bicmis, uygun gormus, Sevr Antlasmasi'ni imzalamis. Size ne oluyor a zirzoplar? Ogrendigime gore, Londra'da da cocuklar gibi, 'Izmir'i isteriz, Edirne'yi isteriz 'hatta tam istiklal isteriz' diye tutturmuslar Mihran. 'Bunlar cilgin' diye soylendi…''
Agir makineli tufegin ignesi kirilmisti. Yunan taarruz ediyordu. Ates gibi yanan mahfazadan iğneyi cikaracak aleti bir turlu bulamiyorlardi.
Abdurrahman Cavus, basliga sarili mahfazayi yakaladi, disleri, dudaklari, dili cayir cayir yanarak kizgin igne kovanini dislerinin arasina tutusturarak cevirdi.
Cevreye yanik kemik ve et kokusu yayildi.
Dakikada 500 mermi yakan makineliyi calistirdi.
Can acisindan ve heyecandan butun cigeri ile bagira bagira, yakina gelmis olan Yunan askarlerini bicmeye basladi…'
Ingiliz Elcilik Mustesari Rattigan birden patladi:
Tam istiklal ne demek? Hamit Bey gulumsedi: 'Siz tam istiklalden ne anliyorsaniz o demek!'
Rattigan basini hariciye Naziri A. Izzet Pasa'ya cevirerek, 'Kemalistler akillarini kacirmis gorunuyorlar, boyle bir sart asla kabul edilemez!
Nazir sasirmisti, Hamit Bey'e egilip fisildadi:
'Bu cocukca bir cilginlik. Ingiltere gibi bir buyuk devlete hic on sart ileri surulur mu?'
Hamit Bey, bir zamanlarin bu unlu komutanina huzunle bakti, sesini dusurmeye gerek gormeden, 'Pasam' dedi, 'hicbir devlet serefimizden ve umidimizden buyuk degildir.''
Yunanistan Basbakani Gunaris, 'Bizi Anadolu'ya ittiler' diye sizlandi, ' Turkun basini getir, odulunu al diyorlar. Bu amacla iki yildir savasiyoruz. Turk'u yenemiyoruz. Soydaslarimizi Turk'un merhametine birakip geri de donemiyoruz.'
Emperyalizmin milletleri kendi cikari icin nasil kullandigini daha yeni anlamaya baslamisti.
Basi gogsune dutsu ve aglamaya basladi…
''Milli Savunma Bakani Kazim Ozalp , ilk yatakta yatan Tegmen Refik'in hatirini sordu. 'Iyiyim pasam' cevabiyla tam obur yataga geciyordu ki bashekim sessizce battaniyeyi aralayarak bu iyimser yaralinin durumunu gosterdi: iki bacagi da dizlerinin uzerinden kesilmisti.
Kazim Pasa 'nin gozleri doldu. Egilip basini optu, 'Benden bir istegin var mi,' dedi sefkatle. Tegmen bir sey istiyor olmaktan utanarak, Istiklal Madalyasini hak ettigimi saniyorum ' dedi, 'ondan baksa bir sey istemem efendim.'
Son soz kitabin yazari Turgut Ozakman 'dan:
'Sevgili gencler, Istiklal Savasi, dunyadaki en mesru, en ahlakli, en kutsal savaslardan biridir. Emperyalizmi ve yamaklarini dize getiren, bir enkazdan yepyeni, cagdas bir devlet kurmayi basaran atalarimizla gurur duyun, sehit ve gazi atalarinizin onurunu yalancilara cignetmeyin. Sevgilerle…'
-Alıntıdır.-
Konuyla İlgili Diğer Alıntılar:
AMERİKA’DAN BESLENEN SOYKIRIM YALANCISI ERMENİCİLER
http://sudakiates.blogspot.com/2008/08/turkish-scholars-friendly-to-genocide.html
ERMENİCİ TANER AKÇAM’I TANITAYIM
http://sudakiates.blogspot.com/2008/07/ermenici-taner-akam-tantaym-rza-zelyut.html